“Aklın ölümü kavradığı andan itibaren ölüm tüm insani varlığa egemen olmuştur” diye başlar Altay Türklerinde Ölüm. Bugün tıbbileşmiş zihinlerimizle ölümü yaşamın yokluğu olarak görüyor, ölmeyi eksilme olarak tecrübe ediyoruz. Modern öncesi toplumlarda...
Cuma günleri bizi İzmir’in Güzelyalı semtindeki Hakimefendi Camisi’ne çeken caminin hocası İbrahim Ethem Sunar’dı. Namazdan önceki vaazlarında çok yumuşak, sakin bir sesle ve düzgün konuşurdu. İnsanı etkileyen bir hitabet tarzı vardı. Hutbelerinde de aynı üslubu sürdürürdü.
İÜ. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde yer alan Tanpınar Arşivi çalışmalarımızın sonucunda hazırladığımız eleştirel basımlar dizisinin ilki, güzel bir rastlantıyla Huzur’un yayımlanışının 75. yılına tesadüf etti. Bu edisyona, 1948’deki tefrikasıyla,...
Monsieur Teste’i 1926 senesinde Ankara’da ve bir gece içinde okuduğumu şimdi çok iyi hatırlıyorum. Kitabı bitirdiğim zaman yatağımın yanı başındaki rafta sıralanmış kitaplara, sevdiğim münekkitlere biraz darılmış gibiydim. Bütün o Anatole France’lar,...
Jean-Paul Roux meşhur eseri Altay Türklerinde Ölüm’ü yazmak için yaptığı araştırmalar sırasında Altay Türklerinin hayatlarının ve onları çevreleyen tabiatın da çok geniş bir anlam dünyasıyla dolu olduğunu keşfeder: Altay Türklerinin ölüme dair tasavvu...
Bizde hem dünyanın en zayıf varlığı olan ferdiyetimiz, hem de en kuvvetli varlık olan sonsuzluk barınıyor. İkisinin istekleri var; ikisinin de isteklerine hizmet etme durumundayız. İnsanda âdeta iki kalp barınıyor, hem de birbirlerinden habersiz olarak. Birinin istediğini öbürü bilmiyor. İradem...
XV. yüzyılda Abdürrahim Merzifonî, Türkistan’da seyrusülûkunu Zeynüddin Hâfî’nin yanında tamamladıktan sonra mürşidi onu şu cümle ile Diyâr-ı Rum’a yani Anadolu’ya gönderir: “Bir aşk kütüğü yaktık, Rum üzerine attık.”
Her zaman sessizdir oluşun masumiyeti Ego primum tollo, nominor quoniam leo Güçlü olan alır, güçlü olan kalır, güçlü olan güçtür Güçsüzlerin yanında nefes al Konuşamaz onlar, senin ruhuna bakarlar Anlamadan edemezsin, gözleri olan hiçbir şeyi.
Asıl mesleği astsubaylık olan Abbas Hilmi Erhan (Saraybosna 1900-İstanbul 1983) 1970 yılında, 25 Ocak-2 Mart tarihleri arasında karayoluyla gerçekleştirdiği hac yolculuğunu iki deftere, eski yazı ile gün gün kaydetmiş. Tahsil yıllarından itibaren aldığı askeri...